top of page

Haftanın Yedi Günü Neden Yedi? Cevap Gökyüzünde Saklı…

  • Yazarın fotoğrafı: Serem Arda
    Serem Arda
  • 25 May
  • 4 dakikada okunur

Haftanın Yedi Günü: Zamanın Efendileri Sümerlerden Günümüze Uzanan Kozmik Miras

Zamanı yedişer günlük döngülere bölmek, modern hayatımızın o kadar ayrılmaz bir parçası ki, çoğumuz bunun kökenini sorgulamadan yaşarız. Pazartesiden yakınır, Cuma akşamını iple çeker, hafta sonu planları yaparız. Peki, takvim yapraklarını çevirirken hiç durup düşündünüz mü, neden yedi gün? Neden sekiz, on ya da bambaşka bir sayı değil? Bu sorunun cevabı bizi binlerce yıl öncesine, medeniyetin beşiği olarak kabul edilen Mezopotamya'nın bereketli topraklarına, gizemli ve bilge bir halk olan Sümerlere götürüyor. Zamanı anlamlandırma ve ölçme çabaları, bugün kullandığımız yedi günlük haftanın temelini atmıştır.

Gökyüzünün Ritminde Bir Takvim: Sümerlerin Ay Döngüsü ve Kozmik Güzergah

Sümerler, gökyüzünü büyük bir dikkat ve hayranlıkla gözlemleyen, astronomi ve matematikte şaşırtıcı derecede ileri bir uygarlıktı. Onlar için gök kubbe sadece yıldızların rastgele sıralandığı bir boşluk değil, aynı zamanda tanrıların hareket ettiği, olayların önceden belirlendiği kutsal bir alandı. Gündelik yaşamlarını, tarımsal faaliyetlerini ve dini ritüellerini göksel olaylara göre düzenleyen Sümerler, takvimlerini de Ay'ın evrelerine dayandırmışlardı.

Bir Ay döngüsünün, yani Ay'ın Yeniay'dan Dolunay'a ve tekrar Yeniay'a ulaşmasının yaklaşık 29.5 gün sürdüğünü fark eden Sümerli gökbilimciler ve rahipler, bu süreyi daha yönetilebilir parçalara bölme ihtiyacı duydular. Bu noktada, Ay'ın dört ana evresi (Yeniay, İlk Dördün, Dolunay ve Son Dördün) onlara ilham verdi. Ay döngüsünü kabaca dört bölüme ayırdılar ve her bir bölüme yaklaşık yedi günlük periyotlar atadılar. İşte bu basit ama dahiyane uygulama, haftanın yedi günlük yapısının ilk tohumlarını ekti. Bu düzen, hem pratik bir zaman ölçüm birimi sunuyor hem de göksel ritimle uyumlu bir yaşam sağlıyordu.

Yedi Göksel Tanrı: Gökyüzü Takviminin Kutsal Koruyucuları

Sümerlerin gökyüzü gözlemleri sadece Ay ile sınırlı değildi. Çıplak gözle görülebilen ve diğer yıldızlara göre farklı hareketler sergileyen yedi gök cismi onların dikkatini çekmişti. Bu yedi "gezgin" yıldız – Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn – Sümerler için sıradan gök cisimleri olmanın ötesinde, güçlü tanrıların tezahürleriydi. Her birine özel bir anlam, bir karakter ve bir etki alanı yüklediler:

  • Güneş (Utu/Şamaş): Gündüzün efendisi, ışığın, adaletin ve yaşamın kaynağıydı.

  • Ay (Nanna/Sîn): Gecenin hakimi, rüyaların, sırların ve zamanın ölçücüsüydü.

  • Merkür (Nabû): Tanrıların habercisi, yazının, bilgeliğin, ticaretin ve iletişimin tanrısıydı.

  • Venüs (Inanna/İştar): Aşkın, güzelliğin, savaşın ve bereketin güçlü tanrıçasıydı.

  • Mars (Nergal): Savaşın, yıkımın, salgın hastalıkların ve ölümün korkulan tanrısıydı.

  • Jüpiter (Marduk/Enlil): Tanrıların kralı, gücün, düzenin, bilgeliğin ve yasanın koruyucusuydu.

  • Satürn (Ninurta): Zamanın, sabrın, tarımın, disiplinin ve kaderin tanrısıydı.

Bu yedi kutsal gök cismi ve onlarla ilişkilendirilen tanrılar, Sümerlerin kozmolojisinde merkezi bir rol oynuyordu. Zamanla, Ay döngüsünden esinlenerek oluşturdukları yedi günlük periyotlar, bu yedi göksel tanrıyla doğrudan ilişkilendirilmeye başlandı. Her bir gün, bu tanrılardan birine adandı ve onun enerjisini taşıdığına inanıldı.

Gün Gün Kozmik Etkileşim: Her Güne Bir Anlam

Bu ilahi bağlantı, günlere sadece birer zaman dilimi olmanın ötesinde, özel bir anlam ve karakter kazandırdı. Her gün, adandığı tanrının ve temsil ettiği gezegenin özelliklerini yansıtıyordu. Bu inanış, günlerin enerjisini ve o gün yapılması uygun olan veya kaçınılması gereken eylemleri belirliyordu:

  • Pazar (Sunday): Güneş'in günü, Utu/Şamaş'a adanmıştı. Liderlik, canlılık ve aydınlanma ile ilişkilendirilirdi.

  • Pazartesi (Monday): Ay'ın günü, Nanna/Sîn'e adanmıştı. Duygusallık, sezgi ve içe dönüşle bağlantılıydı.

  • Salı (Tuesday): Mars'ın günü, Nergal'e adanmıştı. Enerji, mücadele, cesaret ama aynı zamanda çatışma ve yıkımla da anılırdı. (Latince Dies Martis'ten gelir.)

  • Çarşamba (Wednesday): Merkür'ün günü, Nabû'ya adanmıştı. İletişim, ticaret, öğrenme ve zihinsel faaliyetler için uygun görülürdü. (Latince Dies Mercurii'den gelir.)

  • Perşembe (Thursday): Jüpiter'in günü, Marduk/Enlil'e adanmıştı. Bolluk, bereket, genişleme, bilgelik ve adaletle ilişkilendirilirdi. (Latince Dies Iovis'ten gelir.)

  • Cuma (Friday): Venüs'ün günü, Inanna/İştar'a adanmıştı. Aşk, güzellik, uyum, sanat ve keyifle dolu bir gündü. (Latince Dies Veneris'ten gelir.)

  • Cumartesi (Saturday): Satürn'ün günü, Ninurta'ya adanmıştı. Disiplin, sorumluluk, sabır, hasat ve dinlenme günü olarak kabul edilirdi. (Latince Dies Saturni'den gelir.)

Bu yapı, Sümerlerden sonra gelen Babilliler tarafından da benimsendi ve geliştirildi. Babillilerin astronomi ve astrolojideki derin bilgileri, bu sistemi daha da pekiştirdi. Ardından, Yahudi takvimi de yedi günlük haftayı benimsedi ve Yaratılış hikayesiyle (Tanrı'nın dünyayı altı günde yaratıp yedinci günde dinlenmesi) bu döngüye kutsal bir anlam kattı. Roma İmparatorluğu döneminde ise bu yedi günlük hafta yapısı, gezegen isimleriyle (çoğu Roma mitolojisindeki tanrılarla eşleşen) kalıcı hale geldi ve Batı dünyasına yayılarak bugünkü modern takvimlerin temelini oluşturdu. İngilizce gün isimlerinin birçoğunun kökeninde hala bu gezegensel ve tanrısal adanmışlık yatmaktadır.

Günlük Hayatta Kadim Yankılar: Zamanın Ötesinden Gelen Bilgelik

Bugün kullandığımız dijital takvimler, akıllı telefonlarımızdaki hatırlatıcılar ve yoğun iş programlarımız arasında, haftanın bu kadim kökenlerini düşünmek pek aklımıza gelmeyebilir. Ancak, her Pazartesi sabahı hissettiğimiz o "yeni başlangıç" enerjisi ya da Cuma akşamı duyduğumuz o rahatlama ve özgürlük hissi, binlerce yıl önce Mezopotamya'da gökyüzünü izleyen Sümer rahiplerinin kurduğu ritmin bir yankısı olabilir.

Onlar için zaman, sadece akıp giden saniyelerden ibaret değildi; kutsal bir düzeni, tanrısal bir ritmi ve her bir anın kendine özgü bir anlamı vardı. Belki de bu yüzden bazı günler kendimizi daha enerjik, daha savaşçı hissederken, bazı günler daha içe dönük, daha düşünceli oluruz. Farkında olmasak da, Sümerlerin gökyüzüyle kurduğu bu derin bağ, zamanı algılayışımızı ve günlerimize yüklediğimiz anlamları hala etkiliyor olabilir.

Haftanın yedi günlük yapısı, ne bir moda ne de basit bir rastlantıdır. Astronominin, mitolojinin, dinin ve sembolizmin iç içe geçtiği, insanlığın zamanı anlama ve onunla uyum içinde yaşama arayışının bir ürünüdür. Sümerler zamanı sadece saymadılar; zamanla konuştular, onu anlamlandırdılar ve bu derin bilgeliklerini, bugün hala hayatlarımızı şekillendiren bir miras olarak bizlere bıraktılar. Her yeni haftaya başlarken, kökleri Sümerlere uzanan bu kadim takvimin, zamanın ötesinden gelen bir fısıltı taşıdığını hatırlamak, belki de günlerimize daha farklı bir gözle bakmamızı sağlayacaktır.


Sümer Astronom
Sümer Astronom

 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Zamanın yankısında buluşalım

  • Whatsapp
  • Instagram
  • LinkedIn
  • YouTube
  • Twitter
bottom of page